NEDİR?
İş kanunu uyarınca iş güvencesinden
yararlanamayan işçinin ,belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından
kötü niyetli ve haksız olarak feshedilmesinin hukuki yaptırımıdır.Kötü niyet
tazminatı 4857 sayılı İş Kanunumuzun 17. Maddesinde yerini bulmaktadır. İş güvencesi hükümlerinden yararlanmayan, belirsiz
süreli sözleşmeyle çalışan işçilerin iş sözleşmesinin fesih hakkının kötüye
kullanılarak sona erdirildiği durumlarda bildirim süresinin üç katı tutarında
“kötü niyet tazminatı” talep edebilecektir. Kötü niyet tazminatı ihbar
tazminatından farklı bir tazminattır, ihbar tazminatı ödenmesi kötü niyet
tazminatı ödenmesi hakkını kaldırmaz.
854 sayılı
Deniz İş Kanunu mad.
16’da; “Gemi adamının sendikaya üye olması, şikayete başvurması gibi sebeplerle
işinden çıkarılması hallerinde ve genel olarak hizmet akdini bozma hakkının
kötüye kullanıldığını gösteren diğer durumlarda “B” bendinde yazılı önellere
ait ücretlerin üç katı tutarı tazminat olarak ödenir” denmiştir.
6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu mad.
434’de; “Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona
erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç
katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür” denmiştir.
Görüldüğü
üzere, kötü niyet tazminatı 4857 sayılı İş Kanunu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu
ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup 5953 sayılı “Basın
Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi
Hakkında Kanunda” (Basın İş Kanunu) kötü
niyet tazminatı yer almamaktadır.
KÖTÜ NİYET TAZMİNATI GEREKTİREN HALLER;
Hangi
hallerin iş kanunu uyarınca kötü niyetli hal sayılacağı İş Kanunu’nda
belirtilmemiştir.Ancak 4857 Sayılı İş Kanunu’nun gerekçesinde kötü niyetli
feshe örnekler verilmiştir;işçinin işvereni aleyhine şikayette bulunması,dava
açması,aleyhine şahitlikte bulunması,iş sözleşmesinin sona ermesinde işverenin
objektif iyi niyet kuralları ve dürüstlük ilkesi dışında davranması gibi,ancak
bu sayılanlar tahdidi değildir,somut olay ışığında örnekleri çoğaltmak
mümkündür.
Önemle
vurgulanması gereken husus ;iş güvencesi kapsamında olan yani çalıştığı
işyerinde 30 dan fazla işçi çalışan ve en az 6 aylık kıdemi olan işçiler ;kötü niyet
tazminatından yararlanamazlar.İş kanunumuz iş güvencesine tabi olan işçiler
için yazılı ve geçerli bir sebep içeren fesih olmadıkça işten çıkarıldığı
takdirde “işe iade” ve bu işe iade kararına uyulmaması halinde de iş güvencesi
tazminatı öngörülmüştür.
İşçinin
işvereninden kötü niyet tazminatı talep edebilmesi için ;işveren tarafından
fesih hakkının kötüye kullanıldığının ispat edilmesi gerekmektedir.Örneğin;işçi
işverenini fazla mesai ücretinin ödenmemesi nedeniyle ALO 170 (çalışma ve
sosyal güvenlik iletişim merkezi) ihbar hattı aracılığıyla şikayet etmesi
üzerine işten çıkarılırsa bu durum fesih hakkının kötüye kullanılmasının bir
örneğini oluşturur.Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Kanun
burada ispat yükünü işçiye yüklemiştir.Fesih hakkının kötüye kullanılması
yalnızca usulüne uygun yapılan bildirimli fesihte değil ,usulsüz fesihte de söz
konusu olabilmektedir.Böyle olduğunda işçi kötü niyet tazminatının yanında
ihbar ve kıdem tazminatı da talep edebilecektir.
NE KADAR KÖTÜNİYET TAZMİNATI ALIRIM ?
Kötü niyet
tazminatı miktarı fesih bildirim süresinin üç katı tutarında bir tazminat
olarak belirlenmektedir.Burada dikkat edilmesi gereken husus;kötü niyet
tazminatına esas teşkil edilen sürenin ,sözleşmeler ile artırılmış olan
bildirim sürelerine göre değil “kanuni bildirim süresine göre hesaplanması
gerekmektedir.
Örnek:
İşyerindeki kıdemi 6 aya kadar olanlar için 2 hafta x 3 = 6 hafta
İşyerindeki kıdemi 6 aydan 1,5 yıla kadar
olanlar için 4hafta x3=12 hafta
İşyerindeki kıdemi 1,5 yıldan 3 yıla kadar olanlar için 6 haftax3=18
hafta
İşyerindeki kıdemi 3 yıldan fazla olanlar için 8 haftax3=24 hafta
4857 sayılı iş
kanununun 32/1 maddesine göre yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para
yada para ile ölçülmesi mümkün olan sözleşme ve kanundan doğan menfaatler de
göz önüne alınır.Eğer işveren;hem bildirim sürelerine uymamış hemde iş
sözleşmesini kötü niyetli olarak feshetmişse ihbar ve kötü niyet
tazminatlarının ayrı ayrı hesaplanarak ödenmesi gerekmektedir.
Stj. Av. Murat Yıldız
ÖRNEK
YARGITAY KARARLARI;
1-
9. Hukuk Dairesi
2012/21854 E. ,
2014/17168 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GEBZE 1. İŞ
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2012
NUMARASI : 2010/143-2012/109
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem Tazminatı, ihbar Tazminatı, Kötüniyet Tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/05/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, kıdem, ihbar, Kötüniyet tazminatları ile fazla çalışma ücreti,hafta tatili ücreti,bayram ve genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesi istekleriyle bu davayı açmıştır.
Davalı işveren husumet itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide Kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar Tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada Kötüniyet Tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden Kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “Kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme Kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
Somut olayda davacının işyerinde çalıştığı süre ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre çalışan sayısı değerlendirildiğinde, işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve iş güvencesi kapsamında olan davacının Kötüniyet tazminatına hak kazanması mümkün değildir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine göre KötüniyetTazminatı iş güvencesi kapsamı dışına kalan işçiler için öngörüldüğünden sözü edilen tazminat isteğinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TARİHİ : 13/03/2012
NUMARASI : 2010/143-2012/109
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem Tazminatı, ihbar Tazminatı, Kötüniyet Tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/05/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, kıdem, ihbar, Kötüniyet tazminatları ile fazla çalışma ücreti,hafta tatili ücreti,bayram ve genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesi istekleriyle bu davayı açmıştır.
Davalı işveren husumet itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide Kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar Tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada Kötüniyet Tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden Kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “Kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme Kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
Somut olayda davacının işyerinde çalıştığı süre ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre çalışan sayısı değerlendirildiğinde, işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve iş güvencesi kapsamında olan davacının Kötüniyet tazminatına hak kazanması mümkün değildir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine göre KötüniyetTazminatı iş güvencesi kapsamı dışına kalan işçiler için öngörüldüğünden sözü edilen tazminat isteğinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2-
9. Hukuk Dairesi
2012/30712 E. ,
2014/28930 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6.
İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2012
NUMARASI : 2009/1167-2012/403
DAVA :Davacı, kıdem Tazminatı, ihbar Tazminatı, fazla mesai, genel tatil,izin ücreti ile Kötüniyet Tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili müvekkilinin, davalı işyerinde 23/09/1997-10/08/2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdine davalı tarafından son verilip yasal haklarının ödenmediğini beyanla; kıdem Tazminatı, ihbar tazminatının 3 misli Kötüniyet Tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının kendisinin işi terk ettiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı temyiz etmiştir
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2-Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide Kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar Tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada Kötüniyet Tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden Kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “Kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme Kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
3-Somut olayda; davacı dava dilekçesinde kötü niyet Tazminatı talep etmiş olup, ayrıca ihbar Tazminatı talebi bulunmamaktadır. Bu durumda Kötüniyet tazminatının reddi halinde ihbar tazminatının hüküm altına alınmasına yasal imkan bulunmamaktadır. Bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TARİHİ : 05/06/2012
NUMARASI : 2009/1167-2012/403
DAVA :Davacı, kıdem Tazminatı, ihbar Tazminatı, fazla mesai, genel tatil,izin ücreti ile Kötüniyet Tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili müvekkilinin, davalı işyerinde 23/09/1997-10/08/2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdine davalı tarafından son verilip yasal haklarının ödenmediğini beyanla; kıdem Tazminatı, ihbar tazminatının 3 misli Kötüniyet Tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının kendisinin işi terk ettiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı temyiz etmiştir
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2-Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide Kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar Tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada Kötüniyet Tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden Kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “Kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme Kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
3-Somut olayda; davacı dava dilekçesinde kötü niyet Tazminatı talep etmiş olup, ayrıca ihbar Tazminatı talebi bulunmamaktadır. Bu durumda Kötüniyet tazminatının reddi halinde ihbar tazminatının hüküm altına alınmasına yasal imkan bulunmamaktadır. Bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder