İFLÂSIN ERTELENMESİ KARARI VERİLMESİ HÂLİNDE
İŞÇİ ALACAKLARININ DURUMU
Stajyer Avukat Murat YILDIZ
Geçmiş
yıllarda ve içinde bulunduğumuz son dönemlerde ülkemizin ekonomik olarak güç
durumda olduğu tartışmasız bir gerçektir. Yaşamış olduğumuz bu ekonomik
sıkıntılar vatandaşların yanında ticari hayatı da fazlasıyla olumsuz
etkilemektedir. Öyle ki, ülkemiz ekonomisini oluşturan çoğu ticari şirket
ekonomik bunalım, ekonomideki istikrarsızlık ve benzeri birçok sebepten ötürü
iflâsın eşiğine gelmekte ve bu durumdan kurtulma ümidiyle mahkemelerden “iflâs
erteleme” talebinde bulunmaktadır.
Bir ticari
şirketin iflâsına karar verilebilmesinin ön şartı bu şirketin borca batık
durumda olmasıdır. Ticari şirketin borca batık durumda olması, bünyesinde çalıştırdığı
işçilerin durumunu da derinden etkilemektedir.[1] İşçilerin ücretlerinin yatırılmaması, fazla
süreli çalıştırılması ve hatta işten çıkarılması, borca batık olma durumunda en
çok rastlanan örneklerdendir.
İflâs
Kavramı
İflâs,
tacir ya da tacir statüsünde olan bir borçlunun haczedilebilir bütün mal
varlığının paraya çevrilip ele geçen para ile tüm borçların ödenmesi amacıyla
yapılan bir cebri icra yoludur.[2]
İflâs
kurumunda, bütün alacakların ödenmesi için, alacaklılar dâhil olmak üzere
ilgili herhangi bir kişinin iflâs talebinde bulunması yeterli olmakta, icra
takibindeki gibi her alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasına gerek
bulunmamaktadır. Böylelikle borçlu aleyhine yapılan iflâs takibinin ve iflâs
davasının sonucundan bütün alacaklılar yararlanmaktadır.
Ancak
sermaye şirketi ve kooperatif borca batık durumda ise bunları idare ve temsil
ile vazifelendirilmiş kişiler; tasfiye hâlinde ise tasfiye memuru veya bir
alacaklı bunların iflâsını isteyebilir.
Sermaye
şirketini ve kooperatifi idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kişiler veya
alacaklılardan biri şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin
mümkün olduğunu gösteren bir iyileştirme projesi sunarak iflâsın ertelenmesini
isteyebilir.[3]
İflâsın
Ertelenmesi Kavramı
İflâsın
ertelenmesi, bir sermaye şirketi veya kooperatifin iflâsını gerektiren
aktiflerinin pasiflerini karşılayamaması hâlinde, Ticaret Mahkemesinin iflâs
kararı vermeden önce, talep üzerine şirketin veya kooperatifin malî durumunun
düzeltileceğini tespit etmesi hâlinde, şirket ya da kooperatifin iflâsı yönünde
vereceği kararı vermeyerek, şirket veya kooperatifin malî durumunun
düzeltilmesi için süre vermesini ifade eden bir müessesedir[4].(TK
m. 377; İİK m. 179, 179/A ve 179/B)
İflâsın
ertelenmesi kararı verilmesinde amaç, borca batık hâlde olan şirketin malî
durumunun bu hâlden kurtulacak kadar düzeltilmesini sağlamak ve derhâl iflâsa
karar verilmesinin; alacaklılar, borçlu şirket ve diğer ilgililer bakımından
sakıncalarını önlemek ve bilhassa da şirketin iflâstan kurtulması ya da
borçlarının yüksek oranda ödenmesini sağlamaktır. Kanun koyucu iflâsın
ertelenmesi müessesesi ile alacaklıların ve şirketin yararlarını da içerecek
şekilde genel ve makroekonomik menfaatlerin korunmasını amaçlamaktadır. Yani
iflâsın ertelenmesi ile çok sayıda şirketin borca batıklık ile karşı karşıya
kaldığı durumlarda genel ekonomi ile işletme ekonomilerinin karşılıklı olarak
birbirlerini olumsuz etkilememeleri amaçlanmış, bunun yanında şirketin
faaliyetlerinin devamı ve artırılması, özellikle vergi başta olmak üzere kamu
gelirlerinin devamı ve artması gibi kamu yararına dönük amaçlar öngörülmüştür.[5]
6102 Sayılı
Türk Ticaret Kanunu m.377 uyarınca iflâsın ertelenmesi imkânı yalnızca tüzel
kişilere ve sermaye şirketlerine tanınmıştır. Gerçek kişi tacirler iflâsın
ertelenmesi yoluna başvuramamaktadırlar. Bu çerçevede iflâsın ertelenmesi
müessesesine;
Ø
Anonim Şirketler
Ø
Limited Şirketler
Ø
Kooperatifler
Ø
Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketler
başvurabilecektir.
İşte bu
noktada, iflâsın ertelenmesi kararı verilmesi hâlinde borca batık şirketlerin
bünyesinde çalışanların haklarının ne olacağı sorusu gündeme gelmektedir.
İflâsın
Ertelenmesi Kararının İşçi Alacaklarına Etkisi
İflâsın
ertelenmesi kurumu yukarıda da açıklandığı üzere, borca batık durumda olan
ancak mâli durumunun iyileştirilebileceği hususunda beklenti içerisinde olan
sermaye şirketleri ve kooperatiflerin başvuracağı bir yoldur.
Bir açıdan bakıldığında iflâsın ertelenmesi
kurumunun yalnızca sermaye sahiplerine yani işverenlere yarar sağladığı kanısı
oluşabilmektedir. Öte yandan bu durumda yalnızca işverenlerin lehine değil,
işçilerin lehine de sonuç doğmaktadır. Şöyle ki, işverenin borca batıklık
durumundan kurtulması hâlinde aksi bir durum gerçekleşmediği müddetçe dolaylı
olarak işçilerin de iş hayatı ve geleceği garanti altına alınmaktadır.
2004 Sayılı
İcra İflâs Kanunu’nun 179. maddesinin b bendindeki düzenleme uyarınca erteleme
kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler dâhil
olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış olan takipler durur. Bu
hükme iki istisna getirilmiştir. Bunlar, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip
ve İcra İflâs Kanunu’nun 206. maddesi uyarınca işçi alacakları için yapılacak
haciz yoluyla takiptir. 206. maddede, “Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan
alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere
kaydolunur: Birinci sıra: A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın
açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları…”
denilmek suretiyle işçi alacaklarının iflâs erteleme durumunda güvence
altına alınması sağlanmıştır.
İşçilerin,
iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk
etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dâhil alacakları ile iflâs nedeniyle iş
ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatı
alacakları imtiyazlıdır.[6]
İflâs
tarihinden bir yıl önce doğmuş olan işçilik alacakları ise ayrıcalıklı
değildir. Bu sebeple bir yıldan önce doğmuş olan işçilik alacaklarının dördüncü
sıraya kaydedilmesi gerekmektedir. İşçi, iflâs tarihinden önce iş akdini
feshetmişse, iflâs tarihinden geriye doğru bir yıllık sürenin başlangıcından
işten ayrılma tarihine kadar olan süredeki ücret alacağı ayrıcalıklıdır.
Söz konusu
sürelerin hesaplanmasında iflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere
geçirilen konkordato süresi, iflâsın ertelenmesi süresi ve alacak hakkında
açılan davanın devam ettiği süre ile terekenin iflâs hükümlerine göre
tasfiyesinde ölüm tarihinden tasfiye kararı verilene kadar geçen süreler
dikkate alınmaz.
Ayrıca her
ne kadar kanun lafzında belirtilmiş olmasa da iş kazasından kaynaklanan manevi
tazminat ve işçinin ölümü hâlinde yakınlarının hak kazandığı destekten yoksun
kalma tazminatı da İcra İflâs Kanunu’nun 206. maddesinde öngörülen birinci
sırada imtiyazlı alacaklardandır.[7]
Tüm
alacaklıların menfaati gözetilerek verilen iflâs erteleme kararının yanında,
işletmenin faaliyetine devam etmesinde büyük yararı olan işçilerine takip yapma
imkânı verilmesi, alacaklılar arasında göreceli bir eşitsizlik yarattığı gibi,
erteleme kararının başarıya ulaşmaması hâlinde onlara zarar veren bir sonuç
ortaya çıkarmaktadır. Ancak işçinin tek gelir ve geçim kaynağının ücret alacağı
olduğu gerçeği göz önüne alındığı takdirde böyle bir istisnanın tanınmasının,
-her ne kadar doktrinde karşıt görüşler olsa da-[8]
gayet yerinde olduğu görülecektir.[9]
KAYNAKÇA
ATALAY, Oğuz, "İflâsın Ertelenmesi", Bankacılar
Dergisi, s.47, 2003
GÜNAY, Cevdet İlhan, İş Davaları, Yetkin Yayınları, Ankara,
2016
KURU, Baki, İcra ve İflâs Hukuku, Legal Yayınları, İstanbul,
2016
OSKAY, Mustafa/ KOÇAK, Coşkun/ DEYNEKLİ, Adnan/ DOĞAN,
Ayhan, İİK Şerhi, Ankara, 2007
ÖZTEK, Selçuk, İflâsın
Ertelenmesi, Arıkan Yayınları, Ankara, 2007
SAYHAN, İsmet, Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerde Borca
Batıklık Sebebiyle İflâs ve İflâsın Ertelenmesi
SÜZEK, Sarper, İş Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul, 2015
YILMAZ, Berna Burcu, "İflasın Ertelenmesi Talebinde
İyileştirme Projesi.", Maliye Finans Yazıları, s.85, 2009
[1] OSKAY, M., KOÇAK, C., DEYNEKLİ, A. DOĞAN, A., İİK
Şerhi
[2] SAYHAN, İsmet, Borca Batıklık Sebebiyle İflâs ve
İflâsın Ertelenmesi
[3] OSKAY, M., KOÇAK, C., DEYNEKLİ, A. DOĞAN, A., İİK
Şerhi, s.4613
[4] BÜRGİ, Art. 725, N. 18; Giroud, s. 105; Lanz, s.160;
KURU, Sermaye Şirketleri, s.627; ÜSTÜNDAĞ, Günümüzde Yargı, s.18; ATALAY,
iflâsın Ertelenmesi, s.50.
[5] ATALAY, Oğuz, İflâsın Ertelenmesi, s.51-52
[6] Yargıtay 12. H.D., 14.11.2011 tarihli 2011/5720 E.
no'lu kararı
[7] Yargıtay 19. H.D. 25.01.2007 tarihli E/K: 9508/354
no'lu kararı
[8] ATALAY, Oğuz, İflâsın Ertelenmesi, Prof. Dr. Baki Kuru
Armağan
[9] ÖZTEK, Selçuk, İflâsın ertelenmesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder